8.10.19
6.10.19
KARADENİZLİYİM BEN.BENİ, BİZİ İYİ TANI GARDAŞ.
Karadenizliyim!
Lazca konuşma merakım hiç olmadı.
Ana dilde lazca isteğim olmadığı gibi.
Karadeniz diye adlandırılan topraklarda hep gurbeti yaşadım.
Bazen inşaatçı oldum, bazen hamal.
Bazen yurt dışına göç eden emekçi.
Bazen milletvekili, bazen mühendis.
Patika yollarla doludur yaşadığım yer. Keçi yolu diye tabir edilen
yolları hiç keleş ile dolaşmadım.
Pusu atmadım askere, polise.
Senin gibi açlığı iyi bilirim. Beraber yüklendik ülkenin en ağır yükünü.
Emekçileri oynadık nesiller boyu.
Sen susuzluktan yakınırken ben sellerin sürüklediği molozlar arasında kaybettiklerimin cesetlerini aradım.
Senin adın sınır kaçakçılığıyla anılırken, ben yasa dışı silah
kaçakçısı olarak tanındım.
Silah ürettim evimin ahırında, namlu taktım oyuncak silahlara.
Sen Irak, Suriye topraklarında gezinirken ben de Gürcistan
topraklarına uzanmışım ara sıra.
Bazıları bizi çok özdeş kabul eder.
Lazlar Kürt’ün deniz görmüşüdür der bilirsin.
Benziyor muyuz gerçekten?
Hem de çok, hem de hiç!
Benziyoruz; sen karnı burnunda anne adaylarını kızak ile hastanelere
taşırken ben sırtımda taşıyorum.
Benzemez miyiz?
Ülkenin en ağır işlerini beraber sırtlandık.
Sen beton dökerken ben duvarcılık yapıyordum. Sen duvar örerken ben demir döşüyordum.
Sen park simsarlığı yaparken ben gazinoları haraca bağlıyordum.
Benzemez miyiz?
Senin çocukların ile benim çocuklarımın kaderi de aynı, aynı
hastalıklardan kırılırlar, aynı hastalıklardan sakat kalırlar, aynı
eğitimsizlikten mağdur olurlar.
Benzemez miyiz hiç?
Sana ulaşma konusunda devletin nasıl geç kaldığını iddia ediyorsan
benim de farkım yok bilesin.
Devleti hep jandarma diye bilir yörem insanı.
Sizdeki gibi.
Benzemez miyiz?
Aynı gelenek yüzünden silahına sarılıp binleri öldürdük namus anlayışı gereği.
Silaha merakımız, silahı yaşamın parçası görme anlayışımız hep aynı.
Benzemez miyiz?
Çok benziyoruz çok.
Kürtler, Lazların deniz görmemişidir!
Ne kadar doğru değil mi?
HİÇ BENZEMİYORUZ ASLINDA HEM DE HİÇ!
Ana dil hiç sorun olmadı benim için, bahane de olmadı.
Kültürel haklar gerekçesi ile hiç cana kıymadım ben.
Hiç pusu atıp mayın döşemedim körpe delikanlılara, yiğitlere. vatan
için görev yapanlara.
Hiç işyeri yakmadım.
Hiç kepenk kapatmadım insanların yüzüne.
Hiç yollara düşüp caniliği, canileri savunmadım.
Hiç Mehmetçik ile puştu bir tutmadım, yakıştıramadım vicdanıma.
Hiç benzemiyoruz hiç!
Çanakkale’de ben de öldüm.
Yetmedi Pontus çeteleri ile mücadelede öldüm.
Ruslara karşı öldüm.
Yetmedi Kore’de öldüm, Kıbrıs’ta öldüm.
Bunu iğrenç ayrılıkçılık anlayışına kılıf uydurmak için malzeme konusu yapmadım.
Nereden bilebilirim ki Çanakkale’de ölen atalarımın şimdilerde yapmaya çalışacağım ayrılıkçılığa anlayış gösterebileceklerini ki!
Zafere ulaşmak için her yol mübah demedim, diyemedim.
Çocuklarımı sokaklarda taş atsınlar, barikat kursunlar diye yollamadım.
Bayrakları çiğnesinler, Milli Marşı söylemesinler diye öğütlemedim.
Hiç bir zaman Lazlığımı Türklüğümün önünde görmedim.
Ben dağa çıkmadım.
Ülke ülke dolaşıp vahvahlarımı anlatmadım.
Bir oğlumu dağa bir oğlumu üniversiteye birini askere yollamadım.
Devlete vergiden kaçıp eşkiyaya haraç vermedim. Ekmeğine yağ sürmedim.
Gece dağda gündüz kurumda olmadım. Hastaneleri basmadım, okulları yakmadım, şantiyeleri havaya uçurmadım..
Çünkü ben yediğim ekmeğe ihanet etmedim..Bizim için tek bayrak, tek dil, tek vatan..
1.10.19
GİDENLERİN ARDINDAN
GİDENLERİN ARDINDAN
Ne giden anlar kalanın halini, ne de kalan gidenin neden gittiğini… Bütün açıklamalar anlamsız kalır o noktada. Geride kalan sadece duygularını hissediyor, açıklamaları duyamıyordur acısından; gidense sadece onu rahatlatmak veya belki de kendinden nefret ettirmek için söylüyordur sözlerini. Sonuçta tamamı boşa sarfedilmişlerdir o sözlerin. Ne söyleyen inanır o sözlere, ne de dinleyen… Eğer biri inanmıyorsa kalmanın bir işe yaramayacağına, gitmek elzem olmuş demektir. Ve eğer gitmek elzem ise, yaşananların bir anlamı kalmamıştır. Herkesin öğrenmesi gereken bir şeyler vardır. Belki bir şeylerin karşılığıdır yaşananlar veya inanmanın cezası… Sonuçta giden de kalan da acı çeker. Herkes kendine kızar farklı sebeplerden de olsa. Gerçekliğinden şüphe etmek anlamsızdır. Yaşanmıştır, hissedilmiştir tüm duygular… Hayatın en tatlı halidir hissedilen. Kışın ortasında güneş doğmuş ve yürekleri sıcacık yapmıştır kar tanelerine inat. İçini titretmiştir bir minik söz… zihnini meşgul eden bütün dert tasa anlamsızlaşmıştır. Bütün planların alt üst olmuş, hepsi baştan düzenlenmiştir. Hayatın anlamı değişmiş, belki de daha umutlu görünmüştür gelecek.Ama o bütün bunları sanki hiç hissetmemiş gibi gitmiştir. Anlamanın imkânı yoktur. Yalan mıdır tüm yaşananlar? Kandırılmışlık duygusundan kurtulamazsın. Tek başına mı yaşanmıştı? Geçen günler rüya mıydı? Kendinden şüphe edersin… Gerçek hiç de öyle değildir hâlbuki. Giden gitmeden önce, kalan geride kalmadan önce, paylaşılmıştır hepsi. Hissedilenler yalan değildir, rüya değildir yaşananlar… Mutluluk paylaşılmış, hayaller beraber kurulmuştur. Dünyanın toz bulutuyla kaplanmasından önce güneş ısıtmıştır içlerini.Gidenin ayakları yere basmaya başlarken, kalan hala uçmaktadır, sarhoş… Güneşin kış ortasında gönderdiği ışığıdır tek yalancı olan… İkisine de sadece hayallerini yansıtmıştır diğerinin suretinde. Gerçeği ilk fark eden giden olmuştur. Kalanın gözlerinde gördüğünün kendisi olmadığını fark ettiğinde ilk kez canı çok yanmıştır. Biraz geri çekilip gördüğüyle kendisini karşılaştırmış ve aynı hatayı kendisinin de yaptığını fark etmiştir. Bunu anlatmayı denemiş ancak, kalan, hala güneş gözlerini kamaştırmış bir şekilde dolaşmakta olmuğu için başaramamıştır.Bunun üzerine yapılacak pek de bir şey kalmaz. Kalmak, kandırmakla aynı anlama gelir. Dünyaya daha gerçekçi bakmak gerekir. Ne kendini ne de başkasını kandırmaya gerek yoktur. Onun için artık gitmek elzem olmuştur. O andan itibaren “giden” ve “kalan” sıfatları takılır isimlerinin önüne. Kimine göre giden zalimdir, kalan zavallı; kimine göreyse giden erdemli, kalan efendi…Giden, kalanı üzmekten çok rahatsız olur ancak yapacak bir şey yoktur. Dedim ya onu kandırmak istemez. Nasıl bir anda girdiyse hayatına, o şekilde de çıkar gider. Bir mektup yazar sadece… Kendince, kalanı tatmin edecek açıklamalar yapar ama kalanın tek hissettiği acısıdır ve kelimeler bir anlam ifade etmez.Yani ne giden anlar kalanın halini, ne de kalan gidenin neden gittiğini… Bütün açıklamalar anlamsız kalır o noktada. Geride kalan sadece duygularını hissediyor, açıklamaları duyamıyordur acısından; gidense sadece onu rahatlatmak veya belki de kendinden nefret ettirmek için söylüyordur sözlerini. Sonuçta tamamı boşa sarf edilmişlerdir o sözlerin. Ne söyleyen inanır o sözlere, ne de dinleyen… Alıntı
5.9.19
KOMARLIKLARI KOPARDIK ÇAYLIK YAPTIK..EKOLOJİK DENGEMİZ DEĞİŞTİ
KOMARLIKLARI KOPARDIK ÇAYLIK YAPTIK..EKOLOJİK DENGEMİZ DEĞİŞTİ
-------------------------OKU ARKADAŞ BUNU ---------------------
---------- BU PAYLAŞIM ;BENİM MEMLEKETTE YAŞAYAN BİRİSİ OLARAK GÖZLEMİMDİR..............
FAZLA TAMAHKARLIK YAPALIM DERKEN KOMARLIKLARIMIZI KOPARDIK. ÇAYIRLARIMIZI.ÇAYLIK YAPTIK .BİR KİLO ÇAY KAÇ PARA BİR KİLO KOMAR BALI KAÇ PARA..EKONOMİK OLARAKTA BAKSAK EKOLOJİK DENGE OLARAKTA BAKSAK HİÇ BİR ZAMAN DOĞAYA KARŞI SAYGILI OLMADIK..DOĞAL GÜZELLİKLERİMİZİ BİR BİR YOK ETTİK..UZUN ZAMAN DEĞİL ŞUNUN ŞURASINDA 20-30 YILLIK BİR MAZİ VARDI.. EVLERİMİZİN HEMEN YAKINLARINDA KOMAR ÇİÇEKLERİ BULUNURDU.. ŞİMDİLERDE ONLARA ORMANLARIMIZDADA RASTLAYAMIYORUZ.. ANCAK ÇOOK UZAK YAYLA YOLLARINDA GÖRÜR OLDUK ONLARI..
BU KAFAYLA GİTTİĞİMİZ İÇİN KIRIP BİÇTİĞİMİZ ORMANARIMIZI ÇAYIRLARIMIZI ÇAYLIKLARA ÇEVİREREK YAKIN SENELERDE KARADENİZİMİZ SELLERLE BOĞUŞUYOR...
<< NE ZAMANKİ BİZLER BU HESABI YAPMAYA BAŞLARIZ İSTE O ZAMAN GÜNEYCE'DE VEYA BÖLGEMİZDE ARICILIK VE ZİRAAT GELİŞECEKTİR.
-----------------------------HÜSEYİN ACARAKÇAY --05 EYLÜL 2014------------
4.9.19
LÜTFEN ÖLME ANNE
LÜTFEN ÖLME ANNE
Adı Ayşe,Fatma,veya Emine
Erkek doğmayınca azar ettiniz
On beşinde yüzük takıp eline
Altmışlık adama pazar ettiniz
Kadınız adımız beş harf çift hece
Günü yıl ettiniz,gündüzü gece
Anayız bacıyız yerimiz yüce
Ayaklar altında ezer ettiniz
Er dedik, ar dedik sineye çektik
Bir tohum verdiniz gövdeye ektik
Dokuz ay taşıyıp bir insan ettik
Öfkeyle baktınız nazar ettiniz
Taştan yaranmadık var bir anamız
Her derde dayanır kadın yanımız
Armağan değildir size canımız
Bizi yaşamaktan bezer ettiniz
Duyan var mı bilmem bu çağrımızı
Kendimiz çekeriz her ağrımızı
Hançerle oydunuz ta bağrımızı
Kanı dizimize sızar ettiniz
Ölünmez yazık ki gitsem ölenle
Bu acı bu ağrı hep yaşar benle
Gelinlikle giden döner kefenle
Diyip yurdumuzu mezar ettiniz
Sevdagül Aykar Yıldız
Erkek doğmayınca azar ettiniz
On beşinde yüzük takıp eline
Altmışlık adama pazar ettiniz
Kadınız adımız beş harf çift hece
Günü yıl ettiniz,gündüzü gece
Anayız bacıyız yerimiz yüce
Ayaklar altında ezer ettiniz
Er dedik, ar dedik sineye çektik
Bir tohum verdiniz gövdeye ektik
Dokuz ay taşıyıp bir insan ettik
Öfkeyle baktınız nazar ettiniz
Taştan yaranmadık var bir anamız
Her derde dayanır kadın yanımız
Armağan değildir size canımız
Bizi yaşamaktan bezer ettiniz
Duyan var mı bilmem bu çağrımızı
Kendimiz çekeriz her ağrımızı
Hançerle oydunuz ta bağrımızı
Kanı dizimize sızar ettiniz
Ölünmez yazık ki gitsem ölenle
Bu acı bu ağrı hep yaşar benle
Gelinlikle giden döner kefenle
Diyip yurdumuzu mezar ettiniz
Sevdagül Aykar Yıldız
Formun Üstü
13.8.19
14.6.19
6.6.19
ÇAY HAKKINDA
GELDE YAZMA ; ....HÜSEYİN ACARAKÇAY :::
KİM KIZARSA KIZSIN ZÜLFÜ YARE DOKUNUYORSA BEDEL ÖDEYECEKSİN
............................. ÇAY HAKKINDA.......
............................. ÇAY HAKKINDA.......
.. Dokuz günlük bir bayram tatili olduğu herkesçe malum bilinmektedir.Büyük Şehirlerde yaşayan bir çok insan Sılayı Rahim için memleketlerine gitti.. Hem ziyaret hem ticaret sebebiyle..
..... Burada asıl yazmak istediğim konu; Doğu Karadeniz Bölgesinin Rize ve Trabzonlu vatandaşlarımızı ilgilendirmektedir..ÇAY..
..... İstanbuldan gelenlerin gelişleri olduğu gibi dönüşleride olacaktır muhakak..Tabiki Bu dönüşlerin neticesinde İstanbul için yaklaşan seçimleride ilgilendirmektedir..
..... Burada asıl yazmak istediğim konu; Doğu Karadeniz Bölgesinin Rize ve Trabzonlu vatandaşlarımızı ilgilendirmektedir..ÇAY..
..... İstanbuldan gelenlerin gelişleri olduğu gibi dönüşleride olacaktır muhakak..Tabiki Bu dönüşlerin neticesinde İstanbul için yaklaşan seçimleride ilgilendirmektedir..
NEDİR BU ÇAYDAKİ KOTA NEDİR BU ZÜLÜMLER
...... İnanın burada tam bir tarafsızlık ilkesiyle yazarak memleketlerine gelen insanların Annelerine,Babalarına Veya Akrabalarına uygulanan kota (kontenjan yüzünden ) pek bir yardımları olmadı veya olamadı desek yalan olmayacaktır..Bu.. İnsanların şu 10 Günlük Bayram tatilinde Çay Yüzünden Analarından emdikleri süt Burunlarından geldi..
İNANINKİ İnsanların GERİ DÖNÜŞTE o emdikleri süt burunlarından geldi'ya; Göreceğiz İstanbul için seçim sonuçlarına çok acayip etkileri olacak yansıyacaktır....
...Burada Gerek Çaykurun uyguladığı Çay politikası gerekse Hükümetin vurdum duymaz umursamaz tavrını bir vatandaş olarak Anlayamıyoruz ve eleştiriyorum Kınıyorumda ....
......Ben şu an Rizeliyim vede Rizedeyim İstanbul için oyum yok..Amma inanınız İstanbula dönüş yapacaklar için oy kullanacak insanların seçimlerde çok etkili olacağı Cumhur ittifakına kaçınılmaz eksi ( - ) bir sonuç doğuracağı kesindir..
...... İnanın burada tam bir tarafsızlık ilkesiyle yazarak memleketlerine gelen insanların Annelerine,Babalarına Veya Akrabalarına uygulanan kota (kontenjan yüzünden ) pek bir yardımları olmadı veya olamadı desek yalan olmayacaktır..Bu.. İnsanların şu 10 Günlük Bayram tatilinde Çay Yüzünden Analarından emdikleri süt Burunlarından geldi..
İNANINKİ İnsanların GERİ DÖNÜŞTE o emdikleri süt burunlarından geldi'ya; Göreceğiz İstanbul için seçim sonuçlarına çok acayip etkileri olacak yansıyacaktır....
...Burada Gerek Çaykurun uyguladığı Çay politikası gerekse Hükümetin vurdum duymaz umursamaz tavrını bir vatandaş olarak Anlayamıyoruz ve eleştiriyorum Kınıyorumda ....
......Ben şu an Rizeliyim vede Rizedeyim İstanbul için oyum yok..Amma inanınız İstanbula dönüş yapacaklar için oy kullanacak insanların seçimlerde çok etkili olacağı Cumhur ittifakına kaçınılmaz eksi ( - ) bir sonuç doğuracağı kesindir..
.... İnsanlar Rahatlık arar..Çayını veya diğer ürünlerini kolaylık ve rahatlık içinde satmak isterler..Eğer vatandaşın sesi duyulmak istenmiyorsa ki istenmiyordur Bu zülümlerin bu karmaşalığın bir bedeli mutlaka olacaktır ve ileriki zamanlarda bu bedel gözükecektir..20 kg çayla dağlar taşlar çaylık olmuş bitermi bu ÇAY... Bildiğimiz bir şey var amma...Çay böyle bitmez amma Galiba Ak Parti biter...GÖZLEMLEYİN BAKIN::
İSTANBUL SEÇİMLERİ NEYİ GÖTÜRECEK..AHA YAZMADI DEMEYİN.. SELÂMLARIMLA..... 06/06/2019
.............................................. Hüseyin Acarakçay...
İSTANBUL SEÇİMLERİ NEYİ GÖTÜRECEK..AHA YAZMADI DEMEYİN.. SELÂMLARIMLA..... 06/06/2019
.............................................. Hüseyin Acarakçay...
30.5.19
SÜRGÜN Sevdam :
SÜRGÜN Sevdam :
SÜRGÜN Sevdamın Prangalı
Hasretiyle, SANA Haykırıyorum... EYY YARR !
SENSİZ Bu Şehir Boğuyor Beni !...
Rüzgarı SEN Kokuyor, Yağmuru SEN ..
Tüm Şarkılar Sana Sesleniyor, Tüm Şiirler
Senin İçin Yazılıyor, Hepsinde Bir Ayrılık!.... Hepsinde Bir Gözyaşı..
Ve
Baş Rolde, O Kahreden ACI !...GİT İstiyorum Benden GİT!.... ÇEKİP Gittiğin
Gibi, Aklımdanda, Kalbimdende GİT!...
Çık GİT Artık . İçimden
İstemiyorum SENİ!.... İçtiğim SU Olma,
Boğazımda Kalan Lokma Beni
Boğma, Bırak Zoruma Gitsin YOKLUĞUN!....
Bırak Beni"" Bırak ki Sana Daha İyi
Ahh Edeyim Beni Bana Geri Ver Aldığın Gibi...!
23.3.19
ÖNCE ERMENİLER GİTSİNLER BU ÜLKEDEN
Önce Ermeniler gitsin bu ülkeden...
Önce Ermeniler gitsin, İstanbul’u İstanbul yapan değerleriyle;
Dolmabahçe Sarayı’nı, Çırağan’ı, Kuleli’yi, Selimiye Kışlası’nı, Malta Köşkü’nü, Beyazıt Kulesi’ni, Dünyanın hayranlıkla bakakaldığı mimarilerini de alıp gitsinler.
Giderken Ermeniler, Güllü Agop’u, Ara Güler’i, Mıgırdıç Magrosyan’ı, Onno Tunç’u, Garo Mafyan’ı, Adile Naşit’i, Cem Karaca’yı da unutmasınlar.
İpek puşularını, Potinlerini, Nacarlarını, Vodistlerini, Çilingirlerini, Çömleklerini, Bakırlarını da alsınlar yanlarına Ermeniler. Topiği, Kuzu kapamayı, Çılbırı, Ciğer bohçasını da alsınlar…
Kürtler de gitsin Kilimlerini, keçelerini, İlmek ilmek dokudukları halılarını denk edip gitsinler. Yaşar Kemal’i, Ahmet Kaya’yı, Yılmaz Güney’i, Ahmed Arif’i, Aynur Doğan’ı sakın unutmasınlar.
Cigerxun’u, Ahmede Xani’yi, Mem u Zin’i, Balıklı Gölü, Aynzeliha’yı, Surları, burçları Deliloyu, Halayı, Çaçanayı, Şemameyi de yanlarına alsınlar.
Zazalar da gitsin “Homa zanu kafır kamu” diyerek. Süryaniler de terk etsinler bu toprakları Telkariyi, Basmayı, Nahit ustalarını, Dokumalarını, Dayr-ul Zaferan’ı da alsınlar yanlarına. Ha, Coşkun Sabah’ı da unutmasınlar!
Rumlar da gitsin Giderken cumbalı ahşap evlerini, Arnavut kaldırımlarını, Ve Selanik türkülerini, O güzelim Rum meyhanelerini, Rakılarını, mezelerini de alıp gitsinler Rumlar.
Bulgarlar da gitsin Şarkılarını, türkülerini “Ayletme Beni”yi, “Arda Boyları”nı, Akıtmalarını, Börek, çörek, bozalarını, Komik aksanlarını, Naim Süleymanoğlu’nu, Sabahattin Ali’yi unutmasınlar.
Çerkesler de terk etmeli bu toprakları Ama terk ederken Türkan Şoray’ı,
Nazım Hikmet’i, İsterlerse Çerkes Etem’i de götürsünler.
Lazlar; Fıkralarını, Takalarını, Horonu, Hamsiyi, Muhlamayı, Hatta Kazım Koyuncu’yu da götürsünler.
Romanlar toplasınlar sazlarını, darbukalarını, çadırlarını Alıp gitsinler Neşet Ertaş’ı, Adnan Şenses’i Engin hoşgörülerini, Hamam sefalarını… O mozaiğin bütün renkleri gitsin Kalsın siyah-beyaz.
O aşure kazanının bütün çeşitleri yok olsun Kaynasın o bulamaç. Kalın bir başınıza Bir dağ kadar sessiz Bir çöl kadar ıssız Bir bulut kadar ağlamaklı Bozkırın ortasında tek başına açan bir çiçek, Yapayalnız bir ağaç gibi…
Irkınız, Diliniz, Dininizle bir tek siz kalın.
Sonra birbirinizin yüzüne bakarak uzunn uzunnn “O iyi insanlar, o güzel atlara binip gittiler.”
“O Kürdü, O Ermeni’yi dövmeyecektik” diyerek.
Servet GÜNAY (Alıntı )
20 Haziran 2017
10.3.19
RİZE İLİ VE NAHYELERİNİN, KÖYLERİN ESKİ İSİMLERİ.
Yıl 1913, Bir kararla değişen
Mahalle ve Köylerin eski ismini öğren,
Menfaatin icabı değişikliği yapan,
Ecdadını unutma istikbale bakarken.
Trabzon'un kazası, "Atına", " Vice", "Rize"
Bunları yazışımız garip gelmesin size,
Telaffuzu dahi zor asırlık karyeleri,
Yeni isimleriyle gerek var bilmemize.
Rize bir kaza idi, vardı üç nahiyesi,
Kura-ı seba idi ikizdere ilçesi,
Kalkandere bilinir "Karadere" namıyla,
Elzemdir Çayeli'nin "Mapavrı" bilinmesi.
"Viçe" oldu Fındıklı, "Atina" oldu Pazar,
Pazar'ın nahiyesi sadece tek Hemşin var,
Ardeşen bir beldeydi, Pazar'ın içersinde,
Çamlıhemşin beldeydi, büyüktü Hemşin kadar.
Yeni isim verilmiş karye olan her yere,
Önce sıra verelim mahalle ve köylere,
Sonradan ilçe olan Derepazarı gibi,
Önceden belde idi Güneysu, İyidere.
Bağdatlı, Portakallık biliniyordu "Haldoz",
Balsu'nun ismi "Canco", Değirmendere "Pindoz",
Pilavdağı, Kambursırt ikisiydı "iksenit",
Kaplıca "Büyük Samrı", Dağsu idi "Carıhoz".
Kavaklı'ydı "Kamenit", Çorapçılar "Sırahoz",
Paşakuyu "Kaluhten", Yağlıtaş "Kangalınoz",
"Kale, Müftü, Yeniköy" aynı adla anılır,
Şimdi Hamzabey olmuş "Humrik" ile "Ramanoz."
Atmeydanı "Vonit"'ti Çamlıbel'di "Haçenoz",
Pehlivan" Peripoli", Fener'in ismi "Hurtoz",
"Piriçelebi" ile "Eminettin" aynıdır,
Mermerdelen'in ismi bilinir "Kamaşinoz".
Tophane "Pabik" idi, Gülbahar'dı "Kuvaroz",
Ekmekçiler'in ismi bilinir "Arkılıkoz"
Reşadiye "Roşi"'ydı, İslampaşa'ydı "Humrik",
Camiönü "Arkotıl", Halatçılar "Filiboz".
Mahallelerden sonra Köylerden edelim söz,
Küçükköy "Küçük Samrı", Gölgeli idi "Setroz",
"Karasu, Karayemiş, Anbarlık" değişmemiş,
Kırklartepe "Kandava", Camidağı "Mağaloz".
Kasarcılar ismi "Salaruha Atyanoz",
Güneşli Köyü "Kapnes", Yemişlik "Serandenoz",
Üçkaya "Uma Tohlı", Ortapazar'dı "Uma",
Beştepe Köyü "Kofin", Kendirli idi "Ğoloz".
Köprülü Köyü "Fosa", Kokulukaya "Lıkoz",
Azaklıhoca "Sıkrık", Selimiye "Ğılıçoz",
Çiftekavak bilinir, "Ağalınoz-u İslam",
Bildircin Köyü "Hanis", Müderrisler "İvaroz".
"Sinekli" Düzköy,"Sağur","Kışlak" Küçükköy
"Konyat",
Güzelköy Köyü "Harvel", Yolüstü Köyü "Tarkat",
Sütlüce Köyü "Aron", Pazarköy'dü "Mişona",
Pehlivantaşı Köyü eskidendi "Canbolat".
Soğukçeşme'ydi "Hohol", Taşköprü'ydü "Lestengoz",
Muğlalı "Mahanca"'ydı, Uzunköy Köyü "Rados",
Elmalı'ydı "Kaçaran", Kireçhane'ydi "Fatla",
Topkaya "Filargoz"'du, Alipaşa "Savalos".
Küçükçayır'dı "Andon", Taşlıdere "Askoroz",
Kömürcüler'di "Singaz", Üzümlü'ydü "Holitoz",
Zincirliköprü Köyü eskindendi "Kaçeran",
Muradiye "Ruspa"'ydı, Yiğitler di "Ahincoz".
Akarsu'yla Pekmezli biliniyordu "Ğutoz",
Kocatepe "A***a", Çiftekavak "Ağraloz",
Ketenli'ydi "Ayancos", Dağınıksu'ydu "Godri",
Gündoğdu-Hamidiye, ikisi "Mirakaloz".
Veliköy idi "Vela", Akpınar'dı "Kalamoz",
Söğütlü Köyü "Raşot", Balıkçılar "Hamalyoz",
"Aytonos Çıkara"'ydı Bozukkale'nin ismi,
Taşpınar "Concik" idi, Taşlık'tı "Kuzandonoz".
Adacami Köyüyle Yenicami "Kuriloz",
Taşcami'yle beraber Selamet Köyü "Kanboz",
"Gürgen" Köyünün ismi kayıtlarda aynıdır.
Tepecik "Vonit-i Rum", İslâhiye "Kasatoz".
Kiremitköy "Kalharaf", Dumankaya "Puluhoz",
Ulucami "Hazavit", Küçükcami'ydi "Veroz",
"Singaz" diye anılır Tepebaşı, Yeşilyurt,
Ortaköy, Kibledağı, ikisi birden "Setoz".
Şimdi Derepazarı, eski ismi "Filandoz",
Bahattinpaşa "Hama", Tersane "Mağalaroz",
Çeşmeköy idi "Muskas", Eriklimanı "Malpet",
Uzunkaya'ydı "Ruspa", Bürücek'ti "Akatoz",
Sandıktaş Köyü "Hancı", Yanıktaş'tı "Argaloz",
Kirazdağı Köyünün ismiydi "Şimadiyoz",
Maltepe'nin ismi "Hos", Çukurlu Köyü "Çaklı",
Çalışkanlar olmuştur eski "Lazkozderalkoz".
Çiftlik Köyü "Zavendik", Yaylacılar "Kalikoz",
Sariyer "Masen" idi, Taşhane'ydi "Salandoz",
Üstüpiler "Liparit", Subaşı'ydı "Kolica",
Fethiye "Aspet" idi, Hazar idi "Mashandoz".
Köşklü iki bölgeydi, "Lazlar" ile "Varatlar",
Kalecik "Mavrant" idi Sarayköy'dü "Çiklenar",
Denizgören Köyünün ismiydi "Ğuncivanoz",
Fıçıtaşı "Botrozkom", Çanakçeşme "Kaluklar".
"İnci" Köyünü aynen bildirmek uygun düşer,
Geçitli'ydi "Tavranoz", Dülgerli idi "Maşer",
Ormanlı Köyü "Patır", Çağlayan Köyü "Vandrı",
Yumurtatepe "Arev", Kuruköy idi "Çiller"
"Andıra" şimdi oldu Kayabaşı, Hurmalık,
Çayırlı Köyü "Silyan", Kızıltoprak'tı "Tonik"
Hüseyinhoca Köyü eskidendi "Suvarma",
Fındıklı "Apancene", Dilsizdağı "Taserik",
"Basalet" denen yerde, Aksu ve Tatlısu var,
"Kapnes" olmuş Dağdibi, "Tulon" olmuş Taşçılar,
"Toğli"nin yeni ismi Medrese Mahallesi,
Soğuksu "Andıra"ydı, Yolbaşı ise "Seftar".
"Kura-i Seba" dağlık, uzak kalır denize,
Güneyce idi "Varda", Rüzgârlı idi "Mize",
Kirazlık Köyü "Manle", Şimşirli Köyü "Komes",
Ilıca Köyü "Vane", Demirkapı "Homeze".
"Veliköy"'dü eskiden, Dereköy'le Yağcılar,
"Çohçer" bilinen yerde Sivrikaya, Çamlık var,
Gökyayla "Kabahor"'du Çağrankaya "Kafkame",
Cevizlik "Plakorum", aynıdır "Tulumpınar".
Dünyada balı ile "Anzer" meşhurdur, inan,
"Kapse" ihlamur ile ibaret Ayvalıktan,
Bakırköy "Kalyav" idi, Tozköy ise "Mahura",
Yerelma'ydı "Cevatoz", Meşeköy idi "Petran".
Yetimhoca Ortaköy, Başköy "Cimil"'e gider,
"Haya"'ydı Eskice ve Çataltepe olan yer,
Gürdere'ydi "Ethone", Diktaş Köyü "İksenit",
Ballıköy, Çiçekli Köy, Köseli Köyü "Anzer".
Çayeli "Mapavrı"'ydı, Rize'nin nahiyesi,
Aynı adları taşır "Yaka" ve "Sırt" Karyesi,
Gürgenli Köyü "Haytef", Çukurluhoca "Babik",
"Komika Zancel" olmuş Taşhane Mahallesi.
Değişen isimleri saymak gerekiyor tam,
Armutlu'ydu "Ahıyoz", Demirhısar'dı "Perkam",
Buzlupınar "Kominos", Çataldere "Hahunç"tu,
Büyükköy Leroz "Mervan", İncesu "Mağribudam".
Madenköy "Latom" idi, Yenipazar "Murseva",
Yanıkdağ idi "Havya", Caferpaşa "Canceva",
Ormanlık Köyü "Çutins", Uzundere "Berastan",
"Raşot"tu Karaağaç, Şairler'di "Maryeva".
Kaptanpaşa "Mesahor", Yeşiltepe'ydi "Tulnos",
Musadağı "Aprık"tı, Aşıklar'dı "Asrifos",
Eskipazar geçmişte bilinir "Halotena",
Yenice "Bilahor"du, İncesırt'ti "Aytoros".
Büyük Taşhane "Zancel", Sabuncular "Kuvaroz",
Limanköy'dü "Arkotil", Sefalıköy'du "Miloz",
Başköy "Hemşinbaş" idi, Haremtepe "Çaçeva",
Çataklıhoca Köyü bilinirdi "Kavalyoz".
Bunları öğrenmeye elbet gerekmez okul,
"Galata Kuvalyoz"'u git Yalı'da ara bul,
Sarısu "Musavrı"ydı, Beyazsu'da "Bodolya",
Yamaç Köyü "Çikaron", Kesmetaş idi "Mamul".
"Ardişen", Düz Mahalle, bağlıydı "Atına'ya",
"Ğere" Işıklı oldu, "Dutğe" dönmüş Tunca'ya,
"Ortaköy" aynı kalmış, "Zgami" Durakköy'e,
"Salınköy" Armağanköy, "Okurdile" Yayla'ya.
Yeniyol "Öce" idi, Akkaya "Pelergivat",
Cami Mahallesiyle Kahveciler'di "Sıyat",
Pirinçlik Köyü olmuş "Sıfat" bilinen karye,
Yamaçdere'ydi "Bakoz", Bayırcık'tı "Yanıvat".
"Cibistanı" Kavaklı, "Ağvan"dı Seslikaya,
"Zgami" ayrılıyor, "Ulya" ile "Suflaya",
Duygulu'ydu "Tolikçet", Elmalık'tı "Kuvancar",
"Mutafi" Gündoğan'a "Şangül"se Doğanay'a.
Pazar idi "Atına", Hısarlı'ydı "Kukulat",
Balıkçı Köyü "Zelek", Sivrikale "Tordovat",
"Noğadiha" Karyesi, şimdiki Cumhuriyet,
Örnek Köyü'ydü "Venek", Kuzeyca'ydı "Sürmenat".
Yemişli Köy "İlastaş", Irmakköy "Mamacıvat",
Derebaşı "Çukita", Akmescit'ti "Cacivat",
Elmalı Köy "Kuzika", Darılı'ydı "Aranaş",
Dernekköy "Koskanivat", Derinsu Köyü "Zağnat".
Dağdibi Köyü "Sület", Akbucak'tı "Mermanat",
Uğrak Köyü'ydü "Çingit", Merdivenli'ydi "Melyat",
Boğazlı "Cigeture", Şehitlik idi "Haku",
Kesikköprü "Hudisa", Tütüncüler'di "Talvat".
Yavuzköy'dü "Nohlapsu", Subaşı'ydı "Hacabit",
Bucak Köyü "Açaba", Güneyköy'dü "Avramit",
Zafer Mahallesiyle Kırazlık idi "Bulep",
Ortayol'du "Meleskür", Soğuksu'ydu "Şileyit".
Şimdi Handağı olan "Dadivat" Karyesi var,
Kocaköprü'ydü "Hotri", Aktaş Köyü'ydü "Hunar",
"Kemer" aynen kalmıştır, "Hançkun" olmuş Alçılı,
"Apso" olmuş Suçatı, "Lamgo"da Yücehisar.
Fındıklı idi Viçe, "Merkez" idi "Filora",
Yeni Mahalle "Baçva", değişmemişti "Hara",
Sulak'la İhlamurlu biliniyordu "Zogo",
Meyvalı idi "Canpet", Kıyıcık'tı "Mashora".
"Manastır"dı eskiden Hürriyet Mahallesi,
"Ab-i Hemşin" anılır, şimdi Aslandere'si,
Çağlayan Köyü ise bilinir "Ab-i Ulya",
"Ab-i Sufla" okunur Aksu'nun şeceresi.
"Demilor", "Yeniköy"ün adları aynı kalmış,
"Sümle" bilinen karye Sümer adını almış,
Çınarlı Köyü olmuş, "Çurçeve" denilen yer,
"Bishala"ysa Arılı Köyü diye ün salmış.
"Zuğa Hemşin" bilinen beldede birkaç köy var,
Ortaköy, Ortayayla, Sıraköy ve Ortaklar,
"Nefsi Zugo" karyesi olmuştur Çamlıtepe,
Hemşin'in hudutları uzar Başköy'e kadar.
"Tezina" Akyamaç'a, "Sanova" Nurluca'ya,
"Tepan" Bilenköy olmuş, "Ğomlo" olmuş Yaltkaya,
"Sağırlı" dönüşmüştür Hilal Mahallesine,
"Bodullu" Mutlu olmuş, isim yok "Badara"ya.
Çamlıhemşin'in ismi bilinir "Viçe" diye,
"Canadobra" dönüşmüş Aşağı Şimşirliye,
"Kolona" Zilkale'ye, "Hemşin Baş" Ortaklar'a,
"Vareş" yazlık Köyüne, "Elevit" Yaylaköy'e.
"Guvant" Çayırdüzü'ne, "Sanu"ysa Topluca'ya,
"Komilo" Muratköy'e, "Çinçiva" Şenyuva'ya,
"Livikçakıslı" olmuş şimdi Güroluk Köyü,
Eski "Mekaliskirit" şimdi olmuş Dikkaya.
"Apışho" Köprübaşı, "Sirdenkadan"da Kavak,
Hısarcık Köyü olan "Kale-i Bala"ya bak,
"Kısmanmaliver" denir Yukarı Şimşirli'ye,
"Holco" olmuş kaplıca, "Makrevis" olmuş Konak.
Ey Rizeli Kardaşum iyi öğren bunları,
Ecdadın mekân tutmuş bu mubarek diyarı,
Tarihini bilmenin elbet büyüktür kari,
Geçmişi unutanın iyi olmaz sonları.
alıntıdır....
Kâmil HOŞOĞLU
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)